Hasankeyf uzun zamandır görmek istediğim yerlerin başında geliyordu. 2016 yılında Türkiye tanıtım videomu hazırlarken listemde olan ama daha sonra bölgesel sorunlardan dolayı burayı göremeyişim beni üzmüştü. Neyse ki birkaç zaman önce tamamen sular altında kalmadan görebilmek mümkün oldu. Evet oldu ama oradayken yapılan çalışmalar hiç ama hoşuma gitmedi. Kepçe operatörünün binlerce yıllık mağaralara kepçeyi bilinçsizce sokması yapılan işin ne kadar denetimsiz olduğunu canlı canlı görmemi sağladı. Üzüldüm, kurtarma projesi olarak lanse edilen bir tarihin batışını izlemek, rant uğruna böyle bir tarihin yok olmasına tanıklık etmek beni çok üzdü.

Hasankeyf
Medeniyetlerin ilk ortaya çıktığı Mezopotamya’da Hasankeyf’in ilk sahipleri maalesef ki bilinmiyor. Farklı toplulukların farklı isimlerle bildikleri yere Osmanlılar Hasankeyf, Süryanice’de Hesna Kepha ve Arapça’da His’n Kafya deniyor. Bu güzel şehir zamanında Emevi, Abbasi, Hamdani, Mervani, Artuklu, Eyyubilerin ve son olarak Osmanlıların hakimiyetine girmiş. Doğal yollarla oluşmuş 5.000’den fazla mağara ve üzerinde yer alan muhteşem kalesi dikkat çekmektedir.
Ayrıca kale içerisinde Eyyübilere ait Ulucami, Büyük Saray ve Küçük Saray bulunuyor. Aynı zamanda Asurlular zamanından kaldığı tahmin edilen Taş köprü, Eyyübi Sultan tarafından yaptırılan El – Rızk Cami, Sultan Süleyman Cami, Eyyübilere ait Koç Cami ve Hasankeyf’in sembollerinden birisi olan Akkoyunlular’a ait Zeynel Bey Türbesi buradaki en büyük eserlerdir. Bu eserlerin içerisinde taş köprü taşınmış yerinde sadece beton blokları kalmış. Hasankeyf, Hristiyanlık ve İslamiyet arasında önemli bir yere sahip olmuş. Tarihinde Mezopotamya’da yapılan ilk camiler ve başpiskoposluk burada olmuş.
12 Bin Yıllık Tarih Burada Yatıyor

Hasankeyf
Yaklaşık 12 bin yıllık bir tarihe sahip Hasankeyf’i sözde bölge istikrarı ve baraj bahanesiyle yok etmek tarihe yapılan en büyük saygısızlık olsa gerek. Zamanında Mezopotamya’ya hakim konumu, içerisinden Dicle nehrinin geçmesi, yukarı kale bölümünün uçurumlar ile çevrilmesi fiziki gücün hakim olduğu çağlarda burayı paylaşılamaz bir yer haline getirmiş. Öyle ki bugün sular altında kalacak onlarca höyükte Kalkolitik Çağ’a, Tunç Çağı’na ve en önemlisi Neolitik Çağ’a ait bir çok bulguyu görebilmek mümkün. İnsan türünün kökenlerinin, tarımın başlangıcının ve çok sayıda medeniyetin ayak izlerinin silinecek olması utanç verici.

Hasankeyf
Restorasyon konusunu beceremediğimizi hep gözlerimle görmüş ben, böyle bir tarihin de yok oluşuna şaşırmadım. Her zaman derim, dışarıya merakı olan millet kendi varlığını koruyamazsa şaşkın avare gibi dolaşır. Gidin görün, elinizi çabuk tutun, ucundan da olsa tarihin izlerini görün.
Yolda olun…
Leave A Reply